18 Ekim 2010 Pazartesi
13 Ağustos 2010 Cuma
11 Ağustos 2010 Çarşamba
23 Temmuz 2010 Cuma
Geldim ayağımız tozu ile buralara serildim sivas dolaylarını gezdim gördüm eğlendim .eşimin ailesi ile tanıştım kaynaştım doya doya vakit geçirdim .köyde gezdim kiraz ağacı diktim ,meşe lrle eğlendim .soğuk suların başında kadeh tokuşturanları izledim buzgibi canım acıyana kadar suların içinde kaldım ,pislendim ,çanurlandım ayağıma dikenler battı ama yinede güeldi
Giderken her soğuk suyun başında konakladık .boluda uzun uzun dinlendik arkadaşlarımız eylem mehmet ve tülay ve minik (defnemiz vardı bize eşlik eden)adını hatırlayamadığım bir grup insan daha vardı bize eşlik eden ben tanımıyorum.güzel bir yolculuktu .ankarada mola verdim eşimin abisinde dinlendik dinlenme denilirmi bilinmez ama çünkü 12 de yattık 3 te kalkıp yola çıktık uyuya uyuya gitim belli yere kadar ondan sonrada soğuk su muhabbetleri başladı .ama kısaydı tatilim sevgili patronum çok izin vermedi sezonda olduğumuzdan dolayı 5 gün filan kaldım sonrada malatya üzerinde uçakla geldim 1,5 saatte insan oğlu kuş misali derlerdi pek anlam veremezdim ama şimdi anlıyorum gerçekten insan oğlu kuş misali bir gün orda bir gün burda hatta ulaşım kanallarının kolaylığı ile 1 saat orda bir saat burda denilse dahada güzel olur :)
sonra geldim istanbula bir yogunluğun içine düşü verdim .o kadar mutlu gelmişimki eşimin arkadaşı aldı beni hava alanından eve gelene kadar konuşmuşum farkına daha sonradan varmışım eylem sana gelinlikmi tutturdular böyle bir açıldın susumaz oldun dedi .şaşırdım kendime yani ama güzeldi hemde çokk güzeldi .
30 Haziran 2010 Çarşamba
12 Haziran 2010 Cumartesi
4 Mayıs 2010 Salı
13 Nisan 2010 Salı
güneş açsın yaz gelsin
19 Ocak 2010 Salı
KOKULARIN KARDEŞLİĞİ....
Ev ile yol arasındaki çatışmada geçer hayat; macera ile huzur arasında,
kapıdan geçenin ardından gitmek ile evin içinde duranla durmak arasında... Sonra
gün geliyor, bir kişi çıkıyor ortaya. Hem yolun hem evin oluyor; hem maceran hem
huzurun, kapıdan geçenin ve evde duranın oluyor. Evin içinde bir soluk, yastıkta
bir iz, kendi kokuna karışmış bir koku, yanında durunca farkına bile varmadan
elini tuttuğun biri oluyor. Evin içinde, hiç de 'şiirsel' olmayan bir anda
odadan odaya geçişini seviyorsun misal, onu bilişini seviyorsun, bilinmeyi...
Kokun kokusuna kardeş oluyor ve gün içinde ne olursa ona anlatmayı geçiriyorsun
kafandan daha olurken, her ne oluyorsa. Sonra, günün sonunda onunla kalıyorsun.
Gitmiyorsun. Aşk mı bu şimdi? Sevgi mi? Alışmak mı? Artık onu da pek
önemsemiyorsun...